Hamilelik Psikolojisi


Hamilelik Psikolojisi

 Hamilelik Psikolojisi başlıklı yazımızda, hamilelik süresi ve doğum sonrası annenin psikolojisinin bebeğin gelişiminde nasıl etkili olduğunu anlatmaya çalışacağız. Hamile ya da henüz yeni doğum yapmış, bebeğimi sağlıklı büyütebilmek için neler yapabilirim diyorsanız yazımızı okumaya devam edin.

Hamilelik psikolojisi yazımızda, bir bebeğin gelişimine, özellikle anne karnında bebeklikten başlayarak, annenin ruhsal yapısı ile çevresel faktörlerin etkilerini inceleyeceğiz. Bebek büyütmede, çocuk psikoloğu, psikolog, pedagog desteği almayı ihmal etmeyin. Psikolojik yardım sayesinde bebek gelişimi ve çocuk psikolojisine etki edebilecek olumsuz tutumlarınızın farkına varabililir ve bebeklerin nasıl sağlıklı bir ruhsal donanıma kavuşabileceklerinin yollarını öğrenebilirsiniz.

Bebeğin Psikolojik Gelişiminde Anne-Babanın Rolü

Hamilelik Psikolojisi: Biz insanlar değerli varlıklar olduğumuzu anne-babamızın sevgi dolu imtihanı sayesinde öğreniriz. Bu sınavda başarılı olamayan ebeveynlerin çocukları, kendi değer ve öz saygısına ulaşamayacakları gibi hayatta da bir türlü tatmin ve esenlik duygusunu bulamazlar.  Sanki anne-babanın koşulsuz sevgisi bütün canlı varlıklar için bir sıçrama tahtası gibidir. Buradan dengeli biçimde sıçrayabilenler, varlıklarını sürdürme ve kendi potansiyellerini gerçekleştirmede başarılı olabilirler. Kimimiz kendini mutlu, başarılı, girişken, yaşam dolu bulurken, kimimiz bu tahtaya basma fırsatı bile bulamaz ve yaşamımızın büyük bölümünde, korku endişe, mutsuz, umutsuz, öfkeli, başarısız ve depresyonda hissederiz kendimizi.

Bebeğin doğum sonrası ruh hallerini ve annenin bebekle bağ kurma yeteneğini etkileyen, annenin çözülmemiş çocukluk travmalarının yanında, bebek doğarken yaşanan psikolojik travma da dahil, zor eş ve aile ilişkileri, annenin hemilelik boyunca hormonal değişimleri gibi bir çok faktörün etkisinden söz etmek mümkündür.

Hamilelik psikolojisi, doğum, bebeklik ve erken çocukluk döneminde yaşananlardan etkilenir. Bu etkenleri Fiziksel ve Ruhsal Ayrılık başlıkları altında bir araya getirdik.

     Fiziksel Ayrılık

  •  Anne bebeğinden doğumda, doğumdan sonra ya da ileriki yıllarda ayrıldıysa,

  • Bebek çok zor bir doğum sürecinde doğduysa,

  • Bebek prematüre veya doğuştan hasta, bu yüzden yoğun bakıma veya kuvozöre alınmışsa,

  • Anne doğumda anestezi almışsa,

  • Anne doğumdan sonra sürekli hastalanmışsa,

  • Bebek evlatlık alınmışsa,

  •  Bebeklik ve erken çocukluk döneminde bir takım önemli ayrılıklar yaşanmışsa,

Duygusal Ayrılık

  • Annenin hamilelik sırasında ya da sonrasında halledemediği duygusal sorunları olmuşsa,

  • Doğumdan sonraki ilk iki yıl içinde aile içinde bir ölüm yaşamışsa,

  • Doğumdan sonraki ilk iki yıl içinde anne düşük yapmışsa,

  • Evlilikte ciddi sorunlar olup,  anne-baba doğumdan hemen önce-sonra ayrılmışsa.

  • Anne hamilelik ve öncesinde madde bağımlısıysa,

  • Anne doğumdan hemen önce ya da sonra taşınmak zorunda kalmışsa,

  • Anne-babanın ciddi mali sorunları olmuşsa,

  • Bebek istenmeyen bir gebelik sonucu doğmuşsa,

  • Bebek ikiz ya da üçüzse,

  • Aile içinde, bireyleri ruhsal olarak etkileyebilecek her tür olay,

Bebek ile Anne Arasında Kurulan Güvenli Bağlanma

Bazı durumlarda, bebek ve ebeveynleri arasında sevgi ve içtenliğe dayalı güvenli bağ oluşumu sekteye uğramaktadır. Birçok çocuk yaşanan bu fiziksel ve duygusal ayrılığın etkisiyle “annem babam beni sevmedi, sevmiyor ve sevmeyecek” duygusunu edinecektir. Örneğin bir anne, hamileliğinde bir yerden bir yere taşınmak zorunda kalmışsa, bu taşınmanın içerdiği olumsuz duyguları, mide bulantısı ve kusma nöbetleri ile gösterebilir. Bunu üzerine bu anne uzun ve sancılı bir doğum sürecine maruz kalabilir ve ardından sezaryenle doğum yapmış olabilir. Bu anne doğumdan sonra aşırı bitkin ve bunalımlı bir halde olacak ve bebeğini ona getirdiklerinde hiç bir duygu, bağlılık ve sevgi hissedemeyecektir. Sanki oyuncak bir bebek tutuyormuş gibi hissedecektir.

Bu anne, bütün bu olanlarla başa çıkmakta zorlanacak, bebeğin beslenmesi, bebeğin aylık gelişimi ve bebeğin hareketlerini izlemekte başarısız olacak, eğer bir psikolojik yardım almazsa, bebeğinin yetişkinlikte bir ömür yaşayacağı sorunlara bilmeden, istemeden temel hazırlayacaktır.

Bebeğin Gelişiminde Babaların Rolü

Bebeğin anne-babasıyla güvenli bir bağ kurmasındaki başarısızlığı için belki de biraz önce belirttiğimiz koşullardan sadece bir tanesi yeter de artar bile. Aynı şekilde babaların da doğumdan önce, sırasında ve sonrasında yaşadığı ruhsal ve fiziksel bir takım güçlüklerde bebeğin güvenli bağ kurmasını etkileyecektir. Gerek anne, gerekse baba doğum öncesi ve sonrasında bu olumsuz koşullara sahipse, çocuk için bu “annem-babam beni sevmiyor” dur. Ve çocuğun sistemine bu “bende bir sorun olmalı” şeklinde kaydedilir. Anne-baba, yavrusu  ile sağlıklı bağ kuramaz ve iletişim sağlayamazsa çocuk istenmediğini ve sevilmediği duygusunu geliştirip  kendini suçlayacaktır.

Hamilelik Psikolojisi İçin Yardım Alın

Hamilelik psikolojisi, anne ve çocuk arasındaki bağlanmadan etkilenir. Olumsuz bağlanma sitili psikolojik yardım ve destekle ayarlanabilir. Psikolojik danışma, psikoterapi, aile terapisi, çocuk psikoloğu, pedagog yardımıyla güvenli bir bağlanma sağlandığında, çocuğun diğerleri ile sağlıklı ilişki kurma yeteneği gelişir. Stresli durumlarda sakin kalabilir, çocuğun beyninin tam olarak gelişmesine destek bile olunabilir. Çocuk ağladığında sevgi ve özenle karşılık veren bir anne babaya sahip olursa, onlarla göz teması sağlayabilir, aynı dalga boyunda kalabilirse ilerleyen yaşlarda güvenli bir kimlik edinebilir, gelecekteki başarılı ilişkilerinin temelini atmış olur.

Güvensiz Anne-Babalar Çocuklarını Güvensiz Yetiştirirler

Bazı anne-babalar kendi yetiştirilme biçimleri ve daha sonra bunun üzerine deneyimledikleri  birçok yaşam olaylarından  kaynaklanan, yakınlık, sevgi ifadeleri ve diğer güçlü duyguları yaşama konusunda diğerleri kadar rahat değillerdir. Psikologlar toplumumuzdaki bu anne-babaların oranın %35 olduğunu tahmin etmektedirler. “Güvensiz bağlanma biçimleri”  ne sahip bu kişiler aynı zamanda kendini moralsiz, mutsuz, umutsuz ve hiçbir şeyden keyif almıyor hissederler. Çocuğu ağladığında, ya da onlarla iletişim kurmak istediğinde, bu anne-babalar istemsiz olarak geri çekilerek ve kendi içine kapanırlar. Bazı ebeveynler kendi çocuk istismar ve psikolojik travma anılarının etkisini, çocukları ile kurdukları etkileşimlerde gösterir. Örneğin, yüz buruşturmalar, öfke patlamaları, hoyratça davranışlar ve dayak gibi korkutucu şekilde davranırlar. Kendi çocuklarına bilinçsizce geçirirler. Bu çocuklar kendilerini arafta bulurlar.

Turarsız Anne-Baba Tutumları

Kayıtsız ve tutarsız anne baba tutumları ile çekirdeği çocuklukta ekilen ve toprağında sevgisizlik olan kişilerde bazı psikolojik rahatsılıklar oluşur. Bu kişiler başkalarını kontrol etme ve başa çıkma şekilinde çabalarken zorluk yaşarlar. Ebeveynleri, bir yanda kendilerine kucak açan, rahatlatan bir kişi, diğer yanda da korktukları kaygı duydukları bir kişidir. Okul çağında bu çocuklar bağırıp çağırarak emirler vererek, istekleri yerine gelmezse öfke patlamalarına girebilirler. Bilinçsizce adeta ebeveynlerini denetleme ve cezalandırma yoluna girebilirler. Benzer deneyimleri yaşamış başka bir çocuk ise soğuk ve moralsiz görünebilirler. Yaşadığı korku ve kaygıları içselleştirebilir, herkesi mutlu etmek çabası ile mükemmeliyetçi bir kimliğe sahip olabilirler. Temelde anne-babaya musallat olan bu günahlar bir sonraki nesle böylece aktarılmış olur.

Bakım Vermek, Anne-Babalık Tepkileri Otomatiktir ve Nesilden Nesile Aktarılır

 Üzerinde konuştuğum bütün bu olumsuz ebeveyn tutumları anne-babaların çocuklarını sevmediği anlamına gelmemelidir.  Anne-babaya sorsanız çabalarının çocuklarını daha iyi yetiştirmek olduğunu söyleyeceklerdir. Ancak, ebeveynlik yapma yöntemleri çoğu kez, çocuklarının hareketleri ile tetiklenen kendi yetiştirilme tarzlarından kaynaklanan otomatik tepkilerdir. Kültürümüzde“kızını dövmeyen dizini döver” sözünün hüküm sürdüğü bir evde yetişen birisi, kendi çocuklarını yetiştirirken de çocuklarının her kötü davranışına bağırmalar, dayak ve cezayla tepki verecektir.

Hamilelik Psikolojisi, Ebeveynlik Becerisi Eğitim Desteği Alın

Yaşadığınız her ne olursa olsun, mesele birilerini suçlamak değil, mesele özgürleşmektir. Bir seçimde bulunmaktır. Çocukluğumuzda olan her şey,  bu günkü kimliğimizi oluşturmaya katkı sundu, o gün için bir çocuk olarak bir şeyleri kontrol etme ve tercihte bulunma şansımız yoktu. Ne var ki şimdi, bir yetişkin olarak bir şeyler yapmak mümkün…. Bir seçim yapın! Antalya psikolog, psikolojik danışman, psikoterapi merkezine başvurun. Hem kendi çocuğunuzla, hem de kendi anne-babanızla kurduğunuz bağlanma biçimini keşfederek değişime bir kapı aralayın.   Böylece sorunlarınızı besleyen anılarınıza içsel bir yolculuk yapabilir, onların olumsuz etkisinden kurtulabilirsiniz.

Geçmişimizi yeniden yazmak tabi ki mümkün değil, ne var ki geçmişin etkisini değiştirme özgürlüğümüz her zaman elimizdedir. Kendi devraldığınız ruhsal mirasınızı, çocuklarınıza ve onların da kendi çocuklarına devrederken, sevgi ve güven bağlarını kuvvetlendirerek sürdürebilmelerine etkide bulunmak sizin elinizde.

Antalya hamilelik psikolojisi, Antalya çocuk gelişimi, Antalya çocuk psikoloğu, Antalya psikolog

©2017 Klinik Psikolog, Psikoterapist, Ali Bıçak, Her Hakkı Saklıdır.

Antalya Psikoloji içeriğini sürekli yeniler, yeni içerikler üretmeye devam eder.

Mayıs 2013

 

Kaynakça

Dr. SHAPIRO,F.  (2012) EMDR Terapisi Teknikleri İle Acı Anıları Silmek, Kuraldışı Yayıncılık.

Dr. RICHO D., (2013), Geçmiş Şimdi Olduğunda, Kuraldışı Yayıncılık.

Dr. STERN, Daniel, N., 2012, Bebeğin Kişiler Arası Dünyası, Psikoterapi Enstitüsü yayınları,